Daha iyi sağlık, hayattaki en küçük unsurlarla başlar. Artık Türkiye’de bulunan Q-Life ile yaşamın yakıtı hidrojen deneyimini keşfedin

Blog

Moleküler hidrojen (H2) tatsız, kokusuz ve yanıcı bir gazdır. Daha önce yapılmış ve halen devam eden araştırmaların çoğunda oksidatif stresi azalttığı için moleküler hidrojenin birçok hastalık ve kanserle savaşta yararlı olduğundan bahsedilmektedir. Daha önce bu bilinmiyordu ama şimdi zor hastalıklar üzerindeki şifa gücü nedeniyle bu antioksidanın tanıtımı çokça yapılıyor.

Hidrojenin üstünlüğü ve özgünlüğü yaşamsal yolu (Nrf2) aktive etmesi ve normalin altına düşen dahili glutatyon ve diğer antioksidanların seviyesini artırmasından gelmektedir. Moleküler hidrojen hücresel iletişimi artırarak ve hücre modülasyonu özellikleri sağlayarak serbest radikallerin oluşumunu engeller. Moleküler hidrojen tarafından yapılan bu işlem bir fabrikadan bütün atık ürünlerin çıkarıldığı temizleme operasyonuna benzetilebilir.

Bu atık ürünler kökünden sökülüp atılmış serbest radikalleri, fabrika ise daha önce yetersiz şekilde çalışan ve kurtarılmayı bekleyen mitokondriyaları temsil eder. Moleküler hidrojenden faydalanmanın değişik yolları; hidrojen suyu içmek, H2’yi içine çekmek(solumak), H2 banyoları ve gözlere H2 solüsyonu damlatmak. Şimdiye kadar yaptığımız şey bilgilere karşı şüpheci yaklaşmaktı ama artık bu yazının başlığındaki gibi moleküler hidrojen kullanmamız için 10 sebep sıralayabiliriz, haydi.

1. HİDROJEN DNA HASARINI DÜZELTİR

Moleküler hidrojenin birçok yararları vardır, bir tanesi de hücrenin mitokondriyasındaki DNA hasarını düzeltmesidir. Bu, moleküler hidrojenin DNA’da bulunan radyasyon kaynaklı hasara karşı koruma sağladığını, OH temizlenmesinin buraya kadar anlatılan işlemle ilgili tek mekanizma olduğunu gösteren bir araştırma tarafından desteklenmiştir. Hasarlı DNA’nın onarılması çığır açan bir buluş, moleküler hidrojenin ulaştığı etkileyici bir başarıdır.

2. HİDROJEN ALLERJİLERLE SAVAŞIR

Allerji dış maddelere karşı bağışıklık sisteminin yanlış yönlendirilmiş bir reaksiyonu, vücudun davetsiz misafirlere, özellikle patojenlere (kirlenmeye yolaçan maddeler) karşı direncidir. Allerjik reaksiyon bir yanlış bilgilendirme sonucudur çünkü bu uzaktaki maddeler genellikle zararsızdır. Allerjiyi tetikleyen maddelere allerjenler denir. Örneğin toz, toz parazitleri, küf, hayvan kepeği ve bazı yiyecekler. Allerjiye yatkın kişilere allerjik veya atopik denir. Bu reaksiyon moleküler hidrojen alımıyla basitçe hücreiçi sinyal yolağını engelleyerek enflamasyon ve oksidan reaksiyonlarını azaltmak suretiyle sakinleştirilebilir.

3. OBEZİTEYİ AZALTIR

Obezite sağlık sorunlarına sebep olacak ve yaşam süresini azaltacak ölçüde büyük miktarlarda yağın vücutta birikmesi sonucu ortaya çıkan tıbbi bir durumdur (popular bir tıbbi durum Amerika’da erkeklerin % 32.2’si ve kadınların % 35.5’i obez olarak adlandırılıyor). Moleküler hidrojen fazla yağın yarattığı enflamasyon durumuyla güçlü bir mücadele sağlar çünkü uzun süre hidrojen suyu içilmesi sıkı diyet gibi zor ve yorucu uygulamalara benzer şekilde kandaki glukoz, şeker, trigliserid seviyelerini düşürür.

4. BEYNİN BİLİŞSEL İŞLEVİNİ GELİŞTİRİR

Bilişsel işlevler bilgi elde etmek için kullanılan her türlü araç ve mekanizma da dahil bilgi birikimi sağlamaya yönelik beyinle ilgili faaliyetler olarak tarif edilebilir. Bilişsel işlevler arasında yeralan muhakeme, hafıza, dikkat ve dil yetisi doğrudan bilginin kavranmasına yani bilgi birikimine sebep olur. Sinir bilimi, psikoloji, antropoloji, felsefe gibi farklı ihtisas alanlarından birçok değişik bilim insanı bilişsel işlev üzerinde çalışmaktadır. Moleküler hidrojen beyin ve kan bariyerlerini geçerek bilişsel işlevleri artırma ve aynı zamanda Parkinson hastalarının sağlık durumunu geliştirme kabiliyetine sahiptir.

5. SPORA BAĞLI SAKATLIKLARDA HIZLI İYİLEŞME

Oksidatif stresin nedenleriyle ilgili konuşurken çok kere birçok kişiye şaşırtıcı gelse de aşırı egzersizle karşılaşıyoruz. Egzersiz iyidir fakat fazlası vücut için çok kötüdür; yoğun egzersiz sırasında yapılan çok fazla adale kasılması oksidatif strese yolaçar bu da aşırı yorgunluk ayrıca mikro düzeyde sakatlıklara sebep olur ki biz bunu enflamasyon olarak görürüz. Çalışmalar gösteriyor ki hidrojenden zengin suyun alınması egzersize bağlı kas fonksiyonlarındaki zayıflamayı iyileştiriyor.

6. YAŞLANMAYLA SAVAŞIR VE CİLDİ GÜZELLEŞTİRİR

Ciltteki kırışıklıklar ve cildin görünümündeki değişiklik yaşlanmanın en gözle görülür göstergeleridir. Yaşlılık insan hayatında zaman ilerledikçe doğal olarak ortaya çıkar ve birçok kişi, haklı olarak, yaşlanmayla birlikte gelen etkilerle ve bilhassa ciltteki yaşlanmayla savaşmayı tercih eder. Ciltteki hasar çoğunca yaşlanmaya değil cilt üzerindeki oksidatif strese bağlıdır. Ciltteki oksidatif hasarla mücadele konusunda en iyi sonucu moleküler hidrojenden türetilmiş antioksidanlar vermektedir.

7. DİYABETİN ÖNLENMESİNE YARDIM EDEBİLİR

Araştırmalar göstermiştir ki, Tip 2 diyabeti olan hastaların durumunda 56 gün (sekiz hafta) süresince yeteri kadar hidrojenden zengin su içtikleri takdirde genel bir iyileşme olmuş ve yapılan testlerde daha önce bulunan hastalık semptomları görülmemiştir. Hidrojenden zengin su içmenin muazzam etkileri vardır.

8. OTOİMMUN HASTALIKLARLA SAVAŞIR

Moleküler hidrojenin en çok bilinen özelliği hücrelerde dengesizlik yaratan serbest radikalleri azaltma gücüdür. Bu bakımdan, Lupus (SLE) gibi otoimmun hastalıklarla savaşırken H2’nin vücudun genel sağlık durumuna yardım etme olasılığını akılda tutmak gerekir.

9. ROMATOİD ARTRİT AĞRILARININ AZALMASINA YARDIM EDER

Romatoid artrit kemikleri ve kıkırdakları tahrip edebilen çok ciddi bir enflamatuvar hastalıktır. Yapılan çalışmalar hidrojenden zengin su içilmesinin oksidatif stresi azalttığını ve romatoid artriti olanlarda hastalığın etkileriyle mücadele ettiğini ispatlamıştır.

10.  KANSERLİ TÜMÖRLE SAVAŞABİLİR

Kanser ve kanserli tümörler yüksek oranlı reaktif oksijen türleri (ROS) olarak da bilinen ve tümörlerin ilerlemesine ve büyümesinde rol oynayan oksidatif stresten kaynaklanır. Hepimiz biliyoruz, oksidatif stres moleküler hidrojenle başedebilecek durumda değildir çünkü moleküler hidrojen oksidatif stresin giderilmesine yolaçar ve dolayısıyla da tümörün büyümesini engeller. Karaciğer tümörü olan hastalar üzerinde yapılan bir çalışma radyoterapiye gidenlerin daha iyi bir yaşam kalitesi olduğunu göstermiştir.